+90 536 963 94 31
Sanat Felsefesi Kampı 2022

Sanat Felsefesi Kampı 2022

Kamp Tanıtımı

Antikçağdan günümüze, felsefenin sanatla gerilimli bir ilişkisi olmuştur. Bu gerilim Platon gibi bazı filozoflar için politik bir yerden temellenirken, söz gelimi Kant gibi filozoflar bu gerilimi metafizik olarak temellendirir. 

Biz de bu sene düzenleyeceğimiz sanat felsefesi kampında, felsefe tarihi boyunca öne çıkan sanat felsefesine ilişkin problemleri ele alarak, sanat ile felsefe arasındaki ilişkiyi inceleyeceğiz. Örneğin kavramlar üreterek işleyen felsefe, duyusal olanın baskın olduğu sanata dair ne söyleyebilir? Felsefenin araçları sanata yaklaşımımızı nasıl etkiler? Kavramsal olan ile duyusal olan arasındaki bu gerilim, felsefe ve sanat arasındaki ilişkiye nasıl yansımıştır? Filozoflar çeşitli sanat dallarını nasıl yorumlamışlardır? Sanatın duyusal yönü, sanatsal deneyimi dile dökmemizde bir engel midir? Bu gerilimin, görsel sanatlar, müzik ve sözel sanatlara farklı yansımaları nelerdir? Yine kavramlar kullanılarak yapılan edebiyat eleştirisi, bize edebiyata dair ne öğretebilir? Ya da felsefe, sanat eleştirisine dair ne tür önerilerde bulunabilir?

4-10 Temmuz tarihlerinde Gümüşlük Akademi’de gerçekleşecek kampta bu ve benzeri soruları Kant, Hegel, Auerbach ve Benjamin gibi düşünürleri katederek ele alacak, aynı zamanda bu soruların çağdaş sanat ile ilişkisini de tartışmaya açacağız.

Eğitmenler: Alâra Kuset, Cana Bostan, Enver Utku Batur, Nami Başer, Zeynep Sayın

Tarihler: 4-10 Temmuz

Ders İçerikleri: 

Alara Kuset - Sanatsal deneyim dile dökülebilir mi?

Büyük bir sanat eseriyle karşılaştığımız zaman, yaşadığımız deneyimi dile dökmekte zorluk çekeriz. Sanatsal deneyimde yaşadıklarımızı dile dökmekte zorluk çekmemize sebep olan şey nedir? Bu derste bu soruyu cevaplamak için öncelikle dile gelmezlik problemini Platon, Kant, Deleuze gibi filozofları kat ederek tarihsel bir biçimde ele alacağız. Daha sonra, dile gelmezlik probleminin sanatsal deneyimle ilişkisini inceleyecek ve bu problemi sanatsal deneyim bağlamında nasıl ele alabileceğimizi araştıracağız.

Zeynep Sayın - Mübadele Biçimleri 

Armağan ve para ekonomileri birbirlerine dolanan, yine de birbirlerinden bağımsız yolları olan iki ayrı ekonomi. Bu iki ayrı ekonomi beraberinde iki farklı değer dizgesini, ahlak ve güzellik anlayışını getirir. Biri inter-esse sözcüğünden hareketle varolanlar arasında karşılıklı geçiş taksimi yaparken, diğeri inter-esse’yi çıkara (interest) ve faize dönüştürür, ayrıca borç ve alacak dengesiyle işler. Bunların yanı sıra, bir de oturduğumuz masalar ve üstüne konan gıdalar vardır. Bu çalışmanın amacı, armağan ve para üzerinden okunan bir sanat ve kültür tarihi okuması yapmak olacaktır.

Nami Başer - Auerbach'ın Yorumundan Metin İncelemesine Doğru

Auerbach’ın Hitler Almanyası’ndan ayrıldıktan sonra geldiği İstanbul’da 1942-1945 yılları arasında kaleme aldığı “Mimesis”, Homeros’tan başlayarak Virginia Woolf’a kadar Batı edebiyatının gerçeği temsil ediş tarzını inceler. Bu metinleri ele alarak, ayrıca Mimesis’ten önce ve sonra Batı edebiyatındaki eleştiri ve yorum geleneğini, bu seminerlerde tanıtmaya çalışacağız.

Cana Bostan - Walter Benjamin’in Bakma Âlemi

Günümüzde çağdaş sanata dönük güçlü eleştirilerden biri, bu tarzdaki eserlerin oligarklarla ortak yönü olarak düşünülen "hesap vermezliği" odağına alıyor. Bir tür virtüözlüğe ya da yaratma ehliyetine ihtiyaç duymaksızın “yapılan” video, performans ve enstelasyonlar, kanonu muhafaza etmeden aşmaya girişirken, sadece bu yapma’nın öznesi (sanatçı) ve zemini (piyasa) tarafından tasdik edilmişlikle yetinilebiliyor. Walter Benjamin’in teknik olarak yeniden üretilebilirlik çağına ilişkin tezlerinden biri olan aura yitiminin ise, bu mevcut durumu açıklamakta yetersiz kaldığı öne sürülüyor. Oysa felsefenian çağdaş sanata bağlam ya da bir imge-uzam atamaya indirgenmesi bile, eserin, aura kalıntısı biçiminde tescillendiğinin bir kanıtı olarak düşünülebilir. Bu bakma rejiminin kökleri, zamansal derinliğini yitirmiş hatıra rezervleri halindeki iki boyutlu imgeler olan fotoğraflara dek uzanır. Fotoğraf, dünyayı, bakışı yanıtsız bırakan bir alet karşısında poz veren, teknik olarak yeniden üretilebilirliğin bilgisiyle tesis edilmiş bir mekâna dönüştürmüştür. Bu ontolojik sapma, varolanların her biri üzerinde etkindir. Atölyede, seri üretim halindeki imgeleri, fenomenler halinde değil optik veya akustik bilinçdışındaki ya da rüyaların tarih yazımındaki okunabilirlikleri açısından değerlendireceğiz.

Enver Utku Batur - Barok ve Mikrokozmos
Barok, sadece 18. yüzyılda yer alan bir sanat akımı değil. Mantıktan müziğe, sinemadan tiyatroya, matematikten felsefeye, resimden edebiyata, dinden bilime, hayatın her alanına dokunan, bu sayede başlangıçtaki kavrayışımızın çok ötesindeki dünyalara geçmeyi başaran, yaşama karşı alınan bir tutum. Öyleyse, ilk bakışta bir potada eritilmesi zor görünen tüm bu alanlarda ortak olanı nasıl bulabiliriz? Eğer Barok kelimesini, tıpkı benzeri birçok kelimeye yaptığımız gibi, sadece bir sanat dönemi olarak görmeyi bırakacaksak ve onu sanatın dışına taşırmaya çalışacaksak, yapmamız gereken, tıpkı Romantik, Trajik, ve Minimalist kelimelerine yaptığımız gibi, kelimenin içinden sanatsal olmayan bir anlamı çıkarabilmek, ancak bunu yaparken de kelimenin ürettiği sanatsal ifade gücünden vazgeçmemek olacaktır.
Dolayısıyla bu derste bahsi geçen tüm bu alanları ve Leibniz, Fourier, Benjamin, Deleuze gibi birçok  felsefeciyi katederek, Baroğu evrenselleştirmeye çalışacağız. Ancak böyle bir felsefi hamle yapmak için gereken kavramları ürettikçe, bu kavramların kendi felsefe aktivitemize de aynı şekilde uygulandığını, yani bu felsefi hamlenin kendi kendini katettiğini göreceğiz. Dolayısıyla, bir yandan Baroğu keşfetmeye çalışırken, diğer yandan Barok bir felsefe yapıyor olacağız.

BAŞVURU FORMU

*Bu programa kayıt olduğunuz takdirde aynı hafta gerçekleşecek Sinema kampının derslerine de katılabilirsiniz. Yaz kampları hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için  Yaz Kampları sayfamızı inceleyebilirsiniz başka sorularınız için: 

info@gocebedusunce.org

+90 539 257 98 86

 

 

s