Åžimdiye dek hepimizin az çok öÄŸrenmiÅŸ olması gerekir. Fakat yine de: FaÅŸizm nedir? Toplumsal hiyerarÅŸiyi savunan, totalitarizmin ve otoritaryen kiÅŸiliÄŸin kendisini evinde hissettiÄŸi politik bir ideoloji mi? Åžiddeti ve politikayı estetize eden, ayrımcılığı temellendirmeyi hedefleyen yayılmacı bir öÄŸreti mi? Bu teorik ve pratik veçheler hiç ÅŸüphesiz adına faÅŸizm denilen tertibatta içerilir. Fakat özellikle 1960’lardan sonra yapılan eleÅŸtirel çalışmalar faÅŸizme iliÅŸkin çok ilginç keÅŸiflere tanıklık eder: Kitlelerin arzusunu seferber etmeyi bilmiÅŸ Mussolini ve Hitler’in tarihsel yönetimlerinin ötesinde, en gündelik davranışlarımızın içine sinen, kalplerimize ve zihinlerimize musallat olan faÅŸizm bir yaÅŸam tarzı sorunudur. Tam da bu yüzden problem ilk bakışta göründüÄŸü kadar basit deÄŸildir.
26 AÄŸustos-1 Eylül arasında hiç de basit olmayan bu problemi eleÅŸtirel ve teorik boyutuyla tartışmak üzere GümüÅŸlük Akademisi’nde buluÅŸuyoruz. Bu kampımızda; (1) faÅŸist ÅŸairlerin estetiÄŸinden (2) faÅŸizmin hukuk ile olan iliÅŸkisine, (3) Nazi Almanya’sına entelektüel destek veren Carl Schmitt’in düÅŸüncesinden (4) faÅŸizmin bedendeki en silik izlerini araÅŸtıran Deleuze ve Guattari’nin mikro-faÅŸizmine dek bir çok konuya deÄŸinecek ve (5) adı sıklıkla proto-Nazizm ile birlikte anılan Nietzsche’nin faÅŸizm ile olan iliÅŸkisini irdeleyeceÄŸiz. Kampımıza hepiniz davetlisiniz.
Yer: GümüÅŸlük Akademisi
Tarih: 26 AÄŸustos -1 Eylül 2025
Detaylı bilgi almak için: info@gocebedusunce.org
TuÄŸberk Korkut : 0 545 962 71 52
Nietzsche ya da FaÅŸizm - Hüseyin Deniz Özcan
Bu derste ÅŸu meÅŸhur sorunu, Nietzsche’nin faÅŸizmle olana iliÅŸkisi sorununu ele alacağız. Gerçi Nietzsche’nin Eski Ahit’e duyduÄŸu hayranlık ve imzaladığı mektuplar, kiÅŸisel açıdan ele alındığında pek de bir yere varmayan bu kısır tartışmayı noktalamak için yeterli gibidir: “ZerdüÅŸt adı antisemitlerin aÄŸzından çıktığında bunu onayladığımı mı zannediyorsunuz?” Ama bizim için önemli olan, kiÅŸiler ya da imzalar deÄŸil, Nietzsche’nin yazdığı sayfalarda iÅŸleyen kuvvetlerin niteliÄŸi, bu sayfalardan doÄŸan ittifak ruhudur. Meseleye kuvvetler açısından yaklaşıldığında tartışma derinleÅŸir. Her ÅŸeyden önce, Nietzsche’ye özgü olan, Nietzschecileri bir arada tutan etkile(n)me gücü ile faÅŸizmin duygulanımsal iklimi arasındaki iliÅŸkiyi belirlememiz gerekir. FaÅŸizan hareket tarzının Nietzscheci istikamete karışmasına neden olan, faÅŸizm ile Nietzsche’yi birbirine yaklaÅŸtıran bu bonkör kavram yaratımının arka planı nedir? Nietzsche’yi faÅŸizmden mutlak olarak ayıran, NietzcheciliÄŸin faÅŸizm ile olan ittifakını imkansız kılan baÄŸlam nasıl kurulur? Nietzsche’nin Platoncu taklit öÄŸretisine açtığı savaÅŸ, NietzscheciliÄŸin bizatihi kendisinin taklit edilmesinin önünde gerçek bir engel oluÅŸturmuÅŸ mudur? Bu derste cevap bulmaya çalışacağımız sorular bunlar olacaktır.
Auschwitz’den Önce Åžiir - Levent Kavas
1. ‘“Siz klasik misiniz, romantik misiniz?” diye sordu Lousteau. / Lucien’in ÅŸaÅŸkın havası Yazı Cumhuriyeti’ndeki durum konusunda öylesine tam bir cehaleti ele veriyordu ki Lousteau kendisini aydınlatmak gerektiÄŸine karar verdi. / “Çetin bir savaşın ortasına düÅŸmüÅŸ bulunuyorsunuz azizim; hemen karar vermeniz gerek. Yazın alanı birçok bölgeye ayrılmış durumda; ancak büyük adlarımız iki cepheye bölünmüÅŸtür. Kralcılar romantiktir, Liberaller klasik. Yazın görüÅŸlerindeki ayrışma siyasal görüÅŸlerdeki ayrışmaya baÄŸlanır; sonunda da tüm savutlarla bir savaÅŸa tutuÅŸulur: sel gibi akan mürekkep, bilenmiÅŸ çelikten nükteler, delici suçlamalar, aşırı ad yakıştırmalar arasında yükselen utkular, çöken görkemler. Ayrıksı bir tuhaflık olarak Kralcı romantikler yazınsal özgürlükte, yazınımıza yerleÅŸik biçimler saÄŸlayan yasaların kaldırılmasında diretir; buna karşılık Liberaller birlikleri, Alexandrin’in çekimini, klasik izleÄŸi korumak ister. Dolayısıyla iki cephede de yazınsal görüÅŸler siyasal görüÅŸlerle uyumsuzdur. Seçmeciyseniz kimseyi bulamazsınız yanınızda. […]”’ (Honoré de Balzac, 1837)
2. “Tiebanzl: Yine ÅŸiir mi yazdın? Ne üstüne peki? / Dlauhobetzky von Dlauhobetz: Görürsün ÅŸimdi ne üstüne. Gezginin SavaÅŸ Türküsü. Gezginin Gece Türküsü yerine, anlarsın ya – / Bütün tepelerin üstünde dinginlik, / Bütün dorukların üstünde duymazsın / Bir soluk bile – Tiebanzl: Bak sen – klasik bu – benim yahu! / Dlauhobetzky von Dlauhobetz: Nereden senin oluyor? Klasik bu, Goethe’nin! Ama aç gözünü, ÅŸimdi göreceksin ayrımı. İşte baÅŸtan alıyorum ister istemez. / İşte bütün tepelerin üstünde dinginlik, / Bütün dorukların üstünde duymazsın / Bir soluk bile. / Hindenburg uyur ormanda, / Bekle ama yakında / DüÅŸer elbet VarÅŸova. / Klasik, deÄŸil mi, her ÅŸey yerli yerinde; yalnız kuÅŸçağızın yerine Hindenburg’u koydum, sonu da VarÅŸova’ya baÄŸlandı doÄŸal olarak. […]” (Karl Kraus, 1918-1919)
3. “Bugün sermayeci ülkelerin hepsinde deÄŸiÅŸik aÅŸamalarda geliÅŸtiÄŸi gözlenen faÅŸist yazını, yayılmacı kentsoyluluk, belirleyici son sınıf savaÅŸları döneminde kullanılacak silahlardan biri olarak oluÅŸturmaktadır. Bu yazın ölen sınıfın tükenmeden önce aldığı son soluktur; son aÅŸamasındaki sermayeciliÄŸin bütün temel özelliklerini taşır.” (Anne Elistratova, 1933)
4. “[…] ÅŸiirsel türlerin dili, biçemsel sınırlarına yaklaÅŸtıkça, çoÄŸu kez yetkeci, inakçı, tutucu kesilir […]” (Mikhail Bakhtin, 1934-1935).
Türkiye’nin Anayasa Tarihinde OtoriterliÄŸin İzleri - Murat Sevinç
Bu derste Osmanlı-Türk anayasa tarihi anlatılacak. Anayasalar genel kabulün aksine norm toplamından oluÅŸan metinler deÄŸildir. Belli koÅŸullarda, siyasi-toplumsal-sınıfsal mücadelelerin sonucunda doÄŸar, geliÅŸir, uygulanır ve olgunlaşırlar. İdeolojisiz anayasa olmaz. Her anayasa ister istemez hâkim ideolojinin rengini taşır. Bazı anayasaların ömrü uzun, bazılarının kısa olur. Toprağımız bu açıdan mümbit sayılır. 1876’dan bugüne ‘beÅŸ’ anayasa ve sayısız anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi kabul edildi. Anayasaların ikisi askeri darbeler sonrasında olaÄŸanüstü koÅŸullarda hazırlandı. Anayasalar siyaset biliminin ve tarihin alanında, hukuk dışı terminolojiyle ele alındıkları ölçüde farklı okumalara konu olur ve bu çeÅŸitlilik metnin ideolojisiyle yakından ilgilidir. Türkiye’nin anayasa tarihi bir sosyalist ile sermayedarın, bir Sünni ile Alevi’nin ya da Müslüman olmayan bir yurttaşın gözünden farklı yorumlanacaktır ve bu durum olaÄŸandır. Bu derste, anayasa tarihimizde faÅŸizmin-otoriterliÄŸin izleri üzerine düÅŸünmeye davet edeceÄŸim.
Erken ve Geç FaÅŸizm: Schmitt’ten Toscano’ya - Toros GüneÅŸ Esgün
Alberto Toscano, 2023 tarihli, Geç FaÅŸizm: Irk, Kapitalizm ve Kriz Politikası adlı kitabına ÅŸu soruyla baÅŸlar: “FaÅŸizm hakkındaki kuramlar ve adlandırmalar ile anti-faÅŸist stratejiler arasında nasıl bir iliÅŸki vardır?” Bu soruyu yanıtlamak için öncelikle faÅŸizme yönelik farklı adlandırmaları tartışan Toscano, 21. Yüzyıl faÅŸizminin çaÄŸa özgü unsurlarını anlatmak için “geç faÅŸizm” tabirini önerir. Bu öneri, özellikle “geç kapitalizm” terimi baÅŸta olmak üzere, Auschwitz sonrası toplumlar için kullanılan “neo-liberalizm”, “yeni saÄŸ”, vb. gibi baÅŸka adlandırmaları hatırlatır. Toscano’nun derdini daha iyi anlamak için, kendisinin deÄŸinip geçtiÄŸi, 20. yüzyıl kuramları üzerinde biraz daha durmak gerekir: EÄŸer Frankfurt Okulu düÅŸünürlerinin ileri sürdüÄŸü gibi faÅŸizmin kökeninde erken kapitalizm -hatta onların deyimiyle “tarih öncesi burjuvazi”- yatıyorsa, o hâlde “geç faÅŸizm”i anlayabilmek için de önce “erken faÅŸizm”i kavramalıyız. FaÅŸizmi istisnai bir tarihsel olgu olarak görmek yerine, onu toplumsal ve ekonomik iliÅŸkilerin sürekliliÄŸi içinde irdelemeli ve bir düÅŸünme tarzının ÅŸiddetli dışa vurumu olarak eleÅŸtirmeliyiz. Carl Schmitt’in yalnızca Nazi döneminin hukuki yapısını deÄŸil, aynı zamanda dönemin yaÅŸam biçimini ve düÅŸünüÅŸ tarzını da ürkütücü gerçekçiliÄŸiyle ifÅŸa eden tespitleri, “erken faÅŸizm”in geleceÄŸe uzanan örüntülerini anlamamıza yardımcı olur. Schmitt, bize geç faÅŸizmin zemini olan ideolojik topraktaki faÅŸist düÅŸünce tohumlarını tespit etme fırsatı sunar. Biz de bu derste “erken faÅŸizm ile geç faÅŸizm arasındaki sürekliliÄŸin kaynağı nedir?”, “geç faÅŸizm hangi yönleriyle erken faÅŸizmden ayrılır?” ve nihayet, “geç deÄŸil erken deÄŸil” diyerek, “tam da bugün, geç faÅŸist düÅŸünceye karşı hangi zaman kipinden, nasıl bir anti-faÅŸist düÅŸünce geliÅŸtirmeliyiz?” gibi sorular etrafında önce Schmitt’in düÅŸüncesinde “erken faÅŸizm”in yansımalarının izini sürecek, ardından günümüze gelerek Toscano’nun “geç faÅŸizm” kavramsallaÅŸtırmasını felaket kapitalizminin çoklu krizleri çerçevesinde anlamaya çalışacağız.
FaÅŸizmin günümüzdeki suret(ler)i - Zeynep Gambetti
Kavramsal araçlarımız günümüzdeki faÅŸist eÄŸilimleri tanımlamak için yeterli mi? Benim iddiam, yeterli olmadıkları yönünde. Sınıf yapıları, kaynak dağılımı, iletiÅŸim potansiyelleri, aidiyet ve dışlama biçimleri önemli deÄŸiÅŸimlere uÄŸradı. Günümüzdeki güç odaklarının hangi özelliklerinin yeni faÅŸist eÄŸilimlere gebe olduÄŸunu belirlemek üzere önce Arendt'in totalitarizmin kökenleri çalışmasındaki öngörülerden bazılarını ele alacağız. Amaç Arendt'in emperyalizm-faÅŸizm-totalitarizm arasındaki baÄŸlantılara iliÅŸkin çözümlemelerinden hareketle bugünü anlamamızı saÄŸlayacak bir yol haritası oluÅŸturmak. İkinci olarak, günümüze damgasını vuran biyopolitika-güvenlik-neoliberalizm paradigmaları içerisinde bu baÄŸlantıların izlerini süreceÄŸiz. Bu amaçla Foucault ve Deleuze dahil olmak üzere, faÅŸizmi toplumun kılcalından baÅŸlayarak kavramaya çalışan düÅŸünürleri ön plana çıkaracağız.