Bu konuşma sosyal ve beşeri bilimler alanlarıyla ilgilenenlere yönelik düşünümsel bir deneme olarak tasarlandı. Sosyoloji, felsefe, antropoloji, tarih, siyaset bilimi ve hukuk alanlarında çalışan akademisyenlerle yaptığımız saha çalışmasından hareket ederek, “iyi akademi” tahayyüllerinin nasıl nostaljik bir kayıp anlatısı olarak kurulduğunu ele alacağız. “Kaybedilmiş olan iyi akademiye” dair bu anlatıların -çelişkili gibi görünse de- korunması gerektiği düşünülen pratiklere inatla tutunmayı ve çabalamaya değecek bir şey kalmadığına dair hayal kırıklığını/sinir bozukluğunu aynı anda içerecek şekilde üretildiğini vurgulayacağız. Böylece kayıp anlatısı, zalim iyimserlik ve iritasyon kavramları ile kurduğumuz teorik çerçeve ile kendimizi içinde bulduğumuz akademinin bir analizini sunmayı umuyoruz.