Göçebe Düşünce Derneği olarak 2022 yazında Gümüşlük Akademi’de gerçekleştirdiğimiz ağustos ayı kamplarımızdan birisi de Edebiyat Kampıydı.
Gümüşlük Akademinin “meşe fısıltıları” arasında gerçekleşen bu kampta, Milan Kundera’nın deyimiyle “tuzağa dönüşen dünyada insan hayatının keşfedilişi” etkinliğini sağlayan edebiyatın yaşamla kurduğu ilişkiyi estetik, etik, kültürel ve politik veçheleriyle serimlemek, bunu yaparken de edebiyat üzerine düşünmenin esasen yaşam üzerine düşünmek olduğu yani edebi bir yaşamı inşa etmek anlamına geldiğini tartışmak ve deneyimlemek hedefiyle buluştuk.
Edebiyat odağındaki bu kamp deneyiminde, aynının durmaksızın yeniden üretildiği kültür endüstrisinin boğucu tekrarının edebiyat anlayışımıza sızan yükünden kurtularak, edebiyat aracılığıyla bugünün bir eleştirisini vermek ve verili olanın sınırlarını aşmak için edebi perspektifi eleştirel ufkumuzda birlikte keşfetmeyi amaçladık.
Bu genel hedef doğrultusunda kamp eğitmenlerimizden Mehmet Fatih Uslu’nun rehberliğinde Eski Yunan’da trajik tiyatronun üç büyük yazarı olan Sofokles, Euripides ve Aiskhülos’un metinleri üzerinden trajedinin bugün modern edebiyat ve tiyatro içindeki yeri, dönüşümü ve trajik olanın modern toplum bağlamında tartışma açmanın çağın insanının düşünsel ufkuna ne gibi açıklıklar sağlayabileceği masaya yatırıldı.
Haftanın zengin tartışma olanaklarını sağlayan bir diğer derste ise Türker Armaner Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde romanının kaleydoskop imgesi takibinde biçim, üslup, içerik ve tarihselliğinin oluştuğunu konuştuk
Mine Söğüt’ün katılımıyla gerçekleşen atölye ise Yannis Ritsos’un değiştokuşlar şiiriyle başladı. Süreç boyunca duyuların işaret ettikleriyle beraber, sözcüklerin yükleriyle hesaplaşıldığında yeni anlamlarına doğru nasıl açıklık kazanabileceğinin imkanlarını interaktif biçimde deneyimlendiği bir oturum gerçekleşti.
Edebiyat haftamızda Gümüşlük Akademi’nin amfi tiyatrosunda gerçekleştirdiğimiz akşam oturumumuzun konuğu ise Latife Tekin’di. Nasıl bir yazar olmak isterdiniz? soruşturmasıyla başlayan oturumda yazar dili nasıl kurar, deneyimi nasıl aracı kılar sorularıyla hareketlenen ve yazarın yolculuğunun özgün bir ses ve bir eserle nasıl sonuca erebileceğinin yolları kat edildi.
Edebiyat kampı, Türkiye’nin farklı kültürel topografyalarından farklı yaş grupları, farklı kimlikler ve farklı yaşam örüntülerine sahip katılımcılarımızla birlikte kampın hedefleri doğrultusunda hayli keyifli ve verimli bir hafta oldu.
Aynı hedefler doğrultusunda yeniden karşılaşmak ve buluşmak ümidiyle.
Unutmayalım ki edebiyat yalnızca bir kurgu olarak ele alınamaz; o, aynı zamanda, yaşamı kurgulamanın, insanı etkin bir şekilde yeniden üretmenin bir ifadesidir.
Milan Kundera “roman, yazarın bir itirafı değil, bir tuzağa dönüşen dünyada insan hayatının keşfedilişidir” diyerek romanı, hatta roman üzerinden edebiyatın temel işlevlerinden birini ortaya koyar: Edebiyat bireylerin öznelliklerinin kesiştiği salt bir psikolojik dışavurum alanından ibaret değildir; aksine, yaşamı yeniden kavramanın, yeni yaşam tarzları inşa etmenin estetik bir etkinliğidir. Bu bağlamda bu sene 8-14 Ağustos tarihleri arasında, Gümüşlük Akademisi’nde düzenleyeceğimiz Edebiyat Kampı’ndaki amacımız, edebiyatın yaşamla kurduğu ilişkiyi estetik, etik, kültürel ve politik veçheleri ile serimlemek ve bunu yaparken de edebiyat üzerine düşünmenin aslında yaşam üzerine bir düşünce, yani edebi bir yaşamı düşünme ve inşa etme demek olduğunu tartışmaya açmak olacaktır. Bu tartışmanın Kundera’nın deyimiyle “tuzağa dönüşen dünya”dan, tektipleşen yaşamdan ve aynının durmaksızın yeniden üretildiği bu kültür endüstrisinden bir kaçış çizgisi yaratmaya imkân tanıyacağı da hâlihazırda pek çok düşünür tarafından vurgulanmıştır. Bu doğrultuda, edebiyattan hareketle bugünün bir eleştirisini vermek, verili olanın sınırlarını aşmak için edebi bir perspektifi kullanmak, edebiyatın estetik olduğu kadar eleştirel de olan ufkunu birlikte keşfetmek kampın amaçları dahilindedir. Çünkü edebiyat yalnızca bir kurgu olarak ele alınamaz; o, aynı zamanda, yaşamı kurgulamanın, insanı etkin bir şekilde yeniden üretmenin bir ifadesi olarak görülmelidir.
Eğitmenler: Deniz Çiftçi, Emine Ayhan, Eslem Uçar, Hakan Atay, Latife Tekin, Mine Söğüt, Mehmet Fatih Uslu, Türker Armaner
Tarih: 8-14 Ağustos
Oturumların konuları yakın bir zamanda duyurulacaktır.
*Bu programa kayıt olduğunuz takdirde aynı hafta gerçekleşecek Çağdaş Felsefe ve Nietzsche kamplarıının derslerine de katılabilirsiniz. Yaz kampları hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için Yaz Kampları sayfamızı inceleyebilirsiniz başka sorularınız için:
info@gocebedusunce.org
+90 539 257 98 86