Bir edebiyat olayı nasıl deneyimlenir? Edebi bir metnin asıl öneminin söylenenlerden çok söylen(e)meyenlerde bulunduğunu ileri sürmek ne anlama gelir? Felsefi düşünceyi binlerce yıldır uğraştıran edebi eserlerin varlığı göz önüne alındığında edebiyatın zamansallık ve sonluğundan söz etmek nasıl mümkün olur? Felsefe, belki de her şeyden önce bir ses ve şarkı olan şiirin bu fonetik boyutu ile nasıl ilişkilenebilir? 12-18 Temmuz tarihleri arasında Gümüşlük Akademisi’nde gerçekleşecek olan Edebiyat kampında tragedyalardan, şiirden, edebi metinlerin varlığı ile hiçliğinden, ömürlülükten ve yazma eyleminden söz edeceğiz. Edebiyatı yazarlar, felsefeciler, teorisyenler ve okurların gözünden ele alarak boşlukları birlikte doldurduğumuz ve yeni, verimli boşluklar arayacağımız bu kampımıza hepiniz davetlisiniz.
Tarih: 12-18 Temmuz 2023
Yer: Gümüşlük Akademisi Vakfı
Eğitmenler: Hakan Atay, Hüseyin Deniz Özcan, Levent Kavas, Sema Kaygusuz, Yekbin Balçık
Söyleşi: Latife Tekin
Ders özetleri ve program yakın bir zamanda duyurulacaktır.
*Bu programa kayıt olduğunuz takdirde aynı hafta gerçekleşecek Sanat Felsefesi kamplarının derslerine de katılabilirsiniz. Yaz kampları hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için Yaz Kampları sayfamızı ve 2022 Edebiyat Kampı'nı inceleyebilirsiniz başka sorularınız için:
info@gocebedusunce.org
+90 539 257 98 86
Hakan Atay :
1977 Gaziantep doğumlu. Antalya Lisesi ve ODTÜ Felsefe mezunu. Yüksek lisansını Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. Doktora derecesini Binghamton Üniversitesi (SUNY) Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden aldı. Binghamton, Gaziantep ve Mersin Üniversitelerinde çağdaş felsefe ve edebiyat dersleri verdi. Alain Badiou, Ray Brassier, Peter Brooks, Jean-François Lyotard, Robert Paxton, Fernando Pessoa gibi düşünür ve yazarların çeşitli eserlerini Türkçeye çevirdi. Son dönemde yaklaşık on beş senedir yakından takip ettiği spekülatif gerçekçi düşünürlerin, özellikle nesne ontolojisi geliştirmeye çalışan felsefecilerin eserlerine yoğunlaşma fırsatı buldu. Pasajlar dergisinde yayımlanan “Nesneler ve Şeyleri: Tuhaf Gerçekçi Edebiyat Eleştirisi” başlıklı makale bu araştırmaların en yeni ürünlerinden biri. Felsefe, estetik ve edebiyat teorisi ağırlıklı çalışmalarını halen Mersin Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde sürdürüyor.
Göçebe Düşünce Derneği'nin bu yaz düzenlenecek üçüncü edebiyat kampında ben gene ömürlerden bahsedeceğim. 2021'deki ilk kampta "Ömürlülük: Gerçekçi Bir (İki) Hafıza Teorisi" başlıklı bir ders yapmıştım. Dersin kaydı (yarısına yakını) Göçebe'nin Youtube sayfasında paylaşıldı. 2022'deki başlık "Ömür Avcıları: Edebiyat ve Gerçeklik"ti. Bu yazki başlık da "Ömür Biçmek: Gerçeklik Araştırması Olarak Edebiyat" olacak. Büyük tarihten küçük anlatıya farklı ölçekteki gerçeklik düzeylerini ayırt etme çabasına ömür biçmek diyeceğim. Flannery O'Connor'dan Italo Calvino'ya birçok yazarı tartışmaya davet ederek ömür kavramıyla yapabileceklerimizin alanını genişletmeye çalışacağım.
Ömür Biçmek:
Gerçeklik Araştırması Olarak Edebiyat
Göçebe Düşünce Derneği'nin bu yaz düzenlenecek üçüncü edebiyat kampında ben gene ömürlerden bahsedeceğim. 2021'deki ilk kampta "Ömürlülük: Gerçekçi Bir (İki) Hafıza Teorisi" başlıklı bir ders yapmıştım. Dersin kaydı (yarısına yakını) Göçebe'nin Youtube sayfasında paylaşıldı. 2022'deki başlık "Ömür Avcıları: Edebiyat ve Gerçeklik"ti. Bu yazki başlık da "Ömür Biçmek: Gerçeklik Araştırması Olarak Edebiyat" olacak. Büyük tarihten küçük anlatıya farklı ölçekteki gerçeklik düzeylerini ayırt etme çabasına ömür biçmek diyeceğim. Flannery O'Connor'dan Italo Calvino'ya birçok yazarı tartışmaya davet ederek ömür kavramıyla yapabileceklerimizin alanını genişletmeye çalışacağım.
Hüseyin Deniz Özcan:
Lisans öğrenimini Ege Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji bölümlerinde tamamlamıştır. Etik, estetik, epistemoloji, ontoloji ve politika felsefesi üzerine çalışmaları Cogito, Felsefe Tartışmaları, FelsefeLogos, ViraVerita ve Ethos gibi çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Orkun Tüfenk ile birlikte Otonom Yayıncılık’tan çıkan ‘İçkinlik Etiği: Nietzsche ve Spinoza’ kitabını derleyen Hüseyin Deniz Özcan, Fol Yayınları tarafından basılan ‘Hegel Mantığı’ kitabının ve Livera Yayınevi tarafından basılan ‘Bireysel Özgürlüğün Patolojileri’ adlı kitabın çevirmenidir. Doktora eğitimine Ege Üniversitesi Felsefe bölümünde devam etmektedir.
Antigone’lerin Görkemi
Bir karşılaşma sıradan bir rastlaşma değil, karşılaşmanın taraflarında belirleyici bir iz bırakan çok özel bir olaydır. Sophokles’in metninde, Antigone’de, her şeyden önce, ilgiyi zahmetsizce üzerine çeken son derece parlak ve kışkırtıcı bir figürle karşılaşırız: Antigone. Fakat bu figür aynı ölçüde zengin ve çok yanlıdır: Antigone’den Antigone’ler fışkırır. Antigone hem cezbedici hem de rahatsız edicidir; cesur ve bükülmez bir kahraman olmanın yanı sıra, hiçbir sözün kendisine geçmediği bir zorbadır. Yeryüzünden geçmiş en tanrısal figür olarak kutsanan Antigone ile parlak görünümün ardına saklanarak hınç ve melankolisinin acısını yıkıma sürüklediği siteden çıkaran Antigone bir ve aynıdır. Bütünü iki parçaya bölen -dikotomik- eylemiyle topluluk yaşamının ezeli ebedi ironisini yeniden tasdik eden ve kadın ile erkek arasındaki adaletsiz cinsiyet rollerini meşrulaştırmanın bir aracı olarak sunulan bu figür; aynı zamanda ikili cinsiyet rejimi de dahil olmak üzere bütün düalizmleri yerle bir eden, kadınlık ile erkeklik ve hatta yaşam ile ölüm arasında sabitlenmeksizin salınan amorf ve akışkan bir figür olarak da görülmüştür. Böylesi zengin içerimlere sahip bir karşılaşmada bir taraf tutmaya çalışmak anlamsızdır: Yapılabilecek tek şey bu çokluğa teslim olmak ve Antigone’lerin görkemine layık olmayı denemektir.
Latife Tekin:
1957 yılında Kayseri'nin Bünyan kazasına bağlı Karacafenk köyünde doğdu. Dokuz yaşında ailesiyle İstanbul'a geldi. İlk kitabı Sevgili Arsız Ölüm 1983 yılında yayımlandı. Ardından Berci Kristin Çöp Masalları (1984), Gece Dersleri (1986), Buzdan Kılıçlar (1989) ve Aşk İşaretleri (1995) adlı romanları yayımlandı. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kendi kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri olan Latife Tekin'in romanları İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollanda diline çevrildi. Tekin'in Gümüşlük Akademisi adlı küçük kitabı da Nisan Yayınları'ndan (1997) çıktı.
Levent Kavas:
Detaylar yakın bir zamanda eklenecektir.
Sema Kaygusuz
Sema Kaygusuz, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin halkla ilişkiler ve tanıtım bölümünden 1994 yılında mezun oldu. Öğrencilik yıllarında radyo oyunu, koreografi ve tiyatro ile ilgilendi. İlk öyküleri Kitap-lık, Adam Öykü, Varlık, Düşler Öyküler dergilerinde yayımlandı. Hazırladığı ilk dosya 1995 yılında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'ne, ikinci dosya ise 1996 yılında Gençlik Kitabevi İkincilik Ödülü'ne değer bulundu. Ancak, ödül alan bu iki dosya, kitap olarak yayımlanmadı. 2016 yılında Barbarın Kahkahası başlıklı romanıyla 71'inci Yunus Nadi Ödülleri'nde roman dalında birinciliğe layık görüldü.[1]
Bu romanı 1997 yılında Ortadan Yarısından, 2000 yılında Sandık Lekesi ve 2002 yılında Doyma Noktası başlıklı hikâye derlemeleri takip etti. Sandık Lekesi başlıklı kitabıyla 2000 yılında Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazandı.
İlk romanı Yere Düşen Dualar edebiyat çevrelerinden çok iyi eleştiriler aldı. La Chute des Prieres başlığıyla Fransızca'ya tercüme edildi. Fransa'nın önemli gazetelerinden biri olan Libération gazetesi, romanı "Dikkat, Yere Düşen Dualar!" başlığıyla kitap ekinin kapağına taşıdı.Yazıyı kaleme alan Marc Semo, romanı "İnsan ruhuna dokunan lirik bir şiir." olarak nitelendirdi.
Sema Kaygusuz, Atlas dergisinde gezi ve seyahat yazıları yazmayı ve yaratıcı okuma hakkında atölye çalışmaları yapmaktadır.
Yazarın Tereddütü
Yazar anlatısını kurarken, bir tereddütü aşmakla ilgilenir en çok. Onun sofuluğa, öznelliğe duyduğu derin ihtiyaç, nesnel bir dünya kurabilmesini sağlayan, uzun, karanlık bir tünelden geçmesine yardım eder. Matematikçinin heveslerini, kimyacının yeni varlıkları ve kokuları keşfetme isteğini, Newton'un içindeki simyacıyı kabul eden, akademi dışı bir sapmaya mecburdur. Denklemleri değil müzikal uyumu, formülleri değil duyumu ve dokuları arar. Yerleşik bilginin kabul ettiği nesnellikten ziyade merak ve duygusal deneyimlerle ilgilenir. Yazarın içsel yolculuğu, ortak benliğe çoktandır köklenmiş olanın yeni ifadesini aramaktır. Dünya kişiselleşmedikçe yazınsal bir dünyaya dönüşemez. Her anlatı, tereddütten tereddütsüzlüğe geçiştir bu bakımdan.
Yekbin Balçık
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden “Yok Etme ve Edebiyat: Thomas Bernhard’ın Auslöschung Eseri Üzerinden Edebiyatta Savaşı Unutma ve Anımsama İmkânları” isimli teziyle yüksek lisansını tamamladı. 2018 yılında başladığı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünden “Dünya Edebiyatından Örneklerle Namevcudiyet (Absence) Estetiği (Sessizlik, Ölüm, Kayboluş, Boşluk” başlıklı teziyle doktora derecesini aldı. Temel ilgi alanlarını edebiyat felsefesi, tanıklık edebiyatı ve minör edebiyat konuları oluşturmaktadır.
Edebiyatta Namevcudiyet: Temsil Edilemezliğin Edebi Estetiği
Namevcudiyet (absence) kavramı, edebiyatta bulunan yokluğu ve bu yokluğun estetize edilişine yönelik tartışmayı belirtmektedir. Edebiyat ve namevcudiyet arasındaki ilişki; dil, hakikat, yazarın ve metnin ontolojik varlığı anlamında kökensel bir bağa sahiptir. Geriye dönük bir zamansallığa, varlık ve ize gönderme yapan kavram, yokluktan farklı olarak, ‘halihazırda orada var olmayan’ın izini/işaretini belirtir. Bu sebeplerle temsil edilemezliğin göstergebilimine uyan namevcudiyet estetiği, edebi metindeki varlığını sessizlik, boşluk, kayboluş ve eksikliklerin işaretlenmesi biçiminde gerçekleştirir.
Namevcudiyet kavramının teorik temellerinin Pierre Macherey, Jacques Derrida ve Maurice Blanchot’nun metinleri üzerinden ele alınacağı bu derste, metinsel bağlamda dil, hakikat ve parabasis ilişkisi üzerinden edebiyat eleştirisi ve felsefesine dair bir tartışma yürütülecektir. Edebi metinler bağlamında kavramın yoğunlukla tartışılacağı Samuel Beckett, Max Frisch ve Thomas Bernhard’ın eserlerinin yanısıra ölüm, kayboluş, sessizlik ve boşluk temaları ekseninde Juan Rulfo, Adalet Ağaoğlu, William Faulkner, Franz Kafka, A. H. Tanpınar, Mıgırdiç Margosyan ve Vüsat O. Bener’den seçilmiş metinler de namevcudiyetin metinsel bağlamda çözümlenmesi dahilinde ele alınacaktır.
Her şeyi bağışlardan oluşmuş bu bahçenin etkinlikleri, kurulduğu 1995 yılından bu yana şu tek amaç üzerinden süregelmiştir. Bahçenin varlığı, anlamı ve işlevi, meşe ağaçlarının gölgesinde buluşmuş ve karşılaşmış olan insanların ortak üretimlerinde saklıdır.
Bahçe, kurulduğu coğrafyada kadim Ege uygarlıklarındaki düşünce okullarına benzer bir içerik gözetir: İnsana ve doğaya ilişkin hiçbir şey bu bahçenin ilgisi dışında değildir.
İnsana, topluma, doğaya, sanata ilişkin yeni düşünceleri buluşturmak, yeni bir dünyanın olanaklarını araştırmak, çeşitli deneyimlerin ve duyarlılıkların aktarılması ve paylaşılmasına olanak sağlamak başlıca varlık nedenidir.
BAHÇEDE BULUŞMA MEKANLARI
Bahçede resim, heykel, seramik vb çalışma alanlarına ilişkin atölyeler; edebiyat, felsefe ve bilim çalışmaları için salonlar ve kitaplık; konaklama için stüdyo evler; yemek-içmek için lokal; tiyatro, müzik sinema vb gösterimler ve toplu çalışmalar için 450 kişilik bir amfitiyatro yer almaktadır. Mevsimlerin tüm renklerini barındıran, on beş dönümlük bu bahçede Monet’nin resimlerini andıran nilüferli bir gölet vardır. Stüdyo evler, konukların yararlanacağı yeterli donanımdadır. Kamp süresince misafirlerin konaklama / yaşama / çalışma alanı olarak tasarlanmış 22-50 m² boyutunda 15 adet stüdyo bulunuyor. Stüdyoların tek ya da çift kişilik yatak ve duş/wc mevcuttur. Klima bulunmamaktadır. Gümüşlük Akademisi'nin vereceği çadırlarda yatak, yastık ve battaniye vardır. Daha detaylı bilgi için: https://www.gumuslukakademisi.org/
Ulaşım: Gümüşlük Akademisi Bodrum Otogara 20 km, Milas-Bodrum Havalimanına 50 km uzaklıktadır. Başvurunuz sonrası ulaşım konusunda detaylı bilgiler içeren bir mail gönderilecektir.
.
Hafta boyunca üç öğün yemek, konaklama ve eğitim dahil kişi başı ücretler:
Konaklamasız Katılım: 3300
Kendi Çadırınız: 3900
Gümüşlük Akademisi Çadırları: 4500
Yatakhane: 5900
Dört Kişilik Oda: Kontenjan Doldu
Üç Kişilik Oda: Kontenjan Doldu
İki Kişilik Oda: 8500
Tek Kişilik Oda: 14000
*Civar otellerde tek kişilik oda için telefonla ulaşabilirsiniz: 5392579886
.
E-mail listemize kayıt olun etkinliklerimiz ile ilgili duyurulardan ilk siz haberdar olun.
Göçebe Düşünce Derneği en temelde akademik kaygılarla bir araya gelmiş bir grup insandan oluşmaktadır. Temel amacımız kendisine ifade alanı bulmakta zorlanan ve belli tipte ilgilere sahip olan kimseleri; düşünmenin, duyumsamanın, konuşmanın ve dinlemenin incelikli biçimleriyle karşılaşabilecekleri bir ortamda bir araya getirerek, düşünmenin zorunlu olarak birlikte düşünmek olduğunu yeniden hatırlamak ve hatırlatmaktır. Zira yaşadığımız coğrafyada eksikliğini baştan beri duyumsadığımız şey, bugün bizim felsefi, politik, etik, estetik, sosyolojik vs. ilgilerimize cevap veren biçim ve içeriklerin görünüşe çıktığı, düşünmenin derinlikli biçimleriyle karşılaşmaya imkân veren etkinlik ve organizasyonlardır.