+90 536 963 94 31
Toplumsal Hafıza Kampı

Toplumsal Hafıza Kampı

Kamp Tanıtımı

Pierre Nora, hafızadan bu kadar çok bahsedilmesini ondan geriye çok az şey kalmış olmasına bağlıyor. Bir yanda kolektif belleğimizi yitireceğimiz endişesiyle söylemsel alanda kendini hakim kılan bir hafıza furyası, öte yanda ise mütemadiyen unutkan olmakla suçlanan toplumların arasında toplumsal bellek mefhumunun neliğini ve nasıllığını kavramak kolay değil.
Bu neredeyse paradoksal gözüken hafıza kıtlığı ve hafıza fetişi ikiliği aslında hafıza kavramını kuran kaygan zamansallığın bir ürünü. Geçmişe saplanmaktan ziyade geçmişi şimdide işleyen belleğin zamansallığı, doğrusal doğum-ölüm kronolojisinin, süregelen ve birbirini tekrarlayan döngülerin, arşivlerin ve tarih yazımının boğumlandırdığı dönemlerin ötesinde bir tartışma zemini sunuyor. Bu noktada, hafızayı toplumsallaştıran unsurların tartışılması kaçınılmaz hâle geliyor. Toplumsal hafıza, çeşitli kesişim, uzlaşım ve çatışmalarıyla bir otobiyografiler yığını olarak değerlendirilebilir mi? Yoksa bireylerin üzerinde kendine has dinamikleriyle konumlanan, aynı sigara dumanı gibi biçimsiz bir yapı olarak mı belirir? Bir toplum gerçekten unutur mu yoksa iktidar teknolojileri tarafından üretilen hafıza rejimlerinde deneyimleri görünmez mi kılınır? Unutma, hatırlama ve hatırlananı yeniden görünür kılma ekseninde toplumsal hafıza bize nasıl bir siyasi alan açar?
Göçebe Düşünce Derneği olarak Arkhe Projesi’nde düzenlediğimiz bu kampta tüm bu soruların rehberliğinde hafızanın zamansallık anlayışları içerisindeki dalgalanmalarından, görüntülerin veya diğer duyusal algılama biçimlerinin hatırlama ile ilişkisinden, Türkiye’deki 68 öğrenci hareketinin çatışmalı hafızalarından, hatırlama ve nesneler arasındaki çok yönlü ilişkilerden bahsedeceğiz. 13-19 Ağustos tarihlerinde Şirince’de gerçekleşecek kampımıza hepiniz davetlisiniz.

Tarih:13-19 Ağustos 2023
Yer: Arkhe Kampüsü Şirince İzmir
Eğitmenler: Bülent Küçük, Deniz Çağtay Yılmaz, Esra Özyürek, Meltem Ahıska, Nadia Seremetakis , N. Gamze Toksoy, Zeynep Demirkol , Zeynep Küçük

BAŞVURU FORMU 

*Bu programa kaydolduğunuz takdirde aynı hafta gerçekleşecek Antik Çağ kamplarının derslerine de katılabilirsiniz. Yaz kampları hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için  Yaz Kampları sayfamızı inceleyebilirsiniz başka sorularınız için: 

info@gocebedusunce.org
+90 530 494 22 72

Kampımızın sorumlusu: İlke Devrim Geygel

Oturumlar: 

BÜLENT KÜÇÜK  

Bir Kuşak İki Bellek: Türkiye’de ’68 Öğrenci Hareketinin Çatışmalı Bellekleri

Türkiye’de 68 öğrenci hareketini nasıl hatırlıyoruz ve nasıl yeniden düşünebiliriz? Türk ve Kürt gençlerinin, 68’i deneyimleme ve hatırlama biçimleri birbirlerinden nasıl farklılaşmaktadır? Sömürge sonrası perspektifinden yola çıkarak ve 68’li tanıklarla yaptığımız görüşmeleri de içeren bir saha çalışmasına dayanarak, bu derste 68 kuşağının tek bir belleğinden ziyade çoklu ve çatışkılı belleklerinin söz konusu olduğunu öne süreceğim. Dolayısıyla ,Türkiye’de deneyimlenen 68’e bakarak hatırlamanın ve unutmanın çok katmanlı dinamiklerine odaklanırken Türkiye öğrenci hareketi içinde farklı biçimlerde konumlanmış olan Kürt öğrencilerinin deneyimlerine ayna tutmaya çalışacağım Daha geniş bir bağlamda ise toplumsal hareketlerin ardında bıraktığı egemen söylem ve imgelerin nasıl bir hafıza aktarım sürecinden geçtiğini tartışacağız.

DENİZ ÇAĞTAY YILMAZ

Çok Yönlü Hafıza: Dayanışma ve Hafıza Siyaseti

Michael Rothberg, 2009’da basılan Multidirectional Memory: Remembering the Holocaust in the Age of Decolonization başlıklı kitabında öne sürdüğü “çok yönlü hafıza” kavramı ile farklı hafıza rejimlerinin birbirleriyle rekabet eden konumlar almaktan ziyade birbirlerine daha geniş kamusal alanlar açma potansiyellerine sahip olduğunu belirtiyor, bununla birlikte hafızayı bir emek süreci olarak değerlendirmenin önemini de vurguluyordu. Bu oturumda, Rothberg’in kavramsallaştırdığı bu meseleyi teorik düzlemde ele alacak, çok yönlü hafıza anlayışının kapı araladığı dayanışma ve hafıza siyaseti ilişkilerini inceleyecek ve yerel/pratik örneklere odaklanarak hafızayı çok yönlü düşünmenin Türkiye toplumu için nasıl anlamlar ihtiva ettiğini tartışacağız.

ESRA ÖZYÜREK

Almanya'da Holocaust ile Yüzleşmek ve Bunun Sınırları 

Esra Özyürek dersinde, Almanya'da Holocaust ile yüzleşme kültürü ve pratikleri üzerine değinecek. Tüm dünyada en başarılı bulunan hatırlama kültürünün ne gibi sınırları olduğunu tartışacağız. Hatırlama kültürlerinin bir yere sonradan gelen insanları dışlamaya nasıl açık olduğu üzerine konuşacak, içine herkesi alan bir hatırlama kültürü olabilir mi sorusunu soracağız.

GAMZE TOKSOY

​​Hafızanın Görsel Çerçeveleri

Görüntüler sosyal iktidarın işleyişini anlamanın yollarından biri olabilir mi? Bu soru, J. Crary’in gözlemci öznesinin tarih sahnesine çıktığı 19. yüzyıl modernitesinin günümüze kadar yayılan toplumsal dönüşümlerini gündelik yaşama sızmış izleri takip ederek yeniden sorgulamaya imkân tanır. İktidarın dili olarak görüntüler egemenlerin çıkarlarına hizmet eden bir görme rejiminin araçları olmuştur. Modern kimliklerin ve aidiyetlerin nasıl tanımlanacağını, nelerin göz önüne getirilirken nelerin perdeleneceğini ve kimlerin çerçeve dışına bırakılacağını belirlemişlerdir. Bu seminerde dikkatlerimizi görsel imgelerle toplumsal hafızanın üretim biçimleri arasındaki etkileşimlere yöneltiyoruz. Bir taraftan görsel temsilin sömürgeci bakışı, ayrımcı politikaları ve yerleşik toplumsal normları güçlendiren niteliklerini inceliyor öte taraftan görsel imgelerde hatırlamanın, yüzleşmenin ve yasın olanaklarını arıyoruz.  

MELTEM AHISKA

Zamanlar ve Toplumsal Hafıza

Charles Hirschkind, The Feeling of History (Tarih Duygusu, 2021) kitabında, geçmişi nasıl hatırladığımız sorusu şimdiki zamanın içindeki anlayışlarla nasıl ilişkilendiğimize dair bir sorudur, der. Bu, aynı zamanda iktidarı mümkün kılan koşullarla da bir karşılaşmadır. 

Bu seminer, zamansallık sorunsalını irdeleyerek, zaman, hafıza, ve politika arasındaki ilişkilerin izini sürmeyi hedeflemektedir. Başta fizik ve felsefe olmak üzere birçok bilgi alanını ilgilendiren “zaman”ın nasıl toplumsal ve tarihsel olarak kurgulandığını ve bu iktidar kurgusunun özellikle ezilen ve dışlanan toplumsal kesimlere nasıl dayatıldığını konuşacağız. Charlie Chaplin’in Modern Times (Modern Zamanlar, 1936) filmi, William Kentridge’in The Refusal of Time (Zamanın Reddi, 2012) başlıklı sanatsal işi gibi örneklere dayanarak kapitalist/sömürgeci/emperyal zamana karşı çıkışın toplumsal ve politik anlamları üzerinde duracağız. Hakim zamana karşı çıkışların ortaya çıkardığı farklı zamansallıklar geçmişi nasıl hatırladığımız meselesine ışık tutmaktadır. Bu bağlamda toplumsal hafıza yazınında yer alan “kolektif hafıza” kavramını hafızaya dair başka kavramlarla birlikte düşünerek eleştirel bir kalkış noktası oluşturabiliriz. 

NADIA SEREMETAKIS

İki kısımdan oluşan bu seminer, duyulara ve hafızanın maddeselliğine odaklanmaktadır.

Bu seminerde; hafızanın bireysel zihnin ya da ruhun mülkiyetinde olmadığı yahut yalnızca fikirlerin içerisinde yüzdüğü bir havuza indirgenemeyeceği, belleğin maddi çevreye yayıldığı ve ortak cisimler ile nesnelerde depolandığı savunulacaktır.

Hafıza ile donatılmış nesneler konuşabilir ve hatırlayabilir. Asıl soru, bizim onlarla diyaloğa girip giremeyeceğimizdir. Seminerin ilk kısmında maddi dünyaya ilişkin bir alımlama teorisi üzerine tartışılacak ve hafıza üzerine söylemin duyular, hisler, mübadele, performans, gıda, emek ve estetik biçimlerin üretimi üzerine söylemden ayrılamayacağı gösterilecektir.

Seminerin ikinci kısmında, küreselleşme çağında travmatize olmuş duyu merkezi ile yerel hafızanın yerinden edilmesi incelenecektir. Kendilerine özgü yerel, öz-düşünümsel pratikleri geliştirerek, modern gündelik yaşamımızda bir kırılma ve süreksizlik meydana getiren kültürlerin ve sosyal grupların alternatif hafızalarına odaklanarak, hafızanın toplumsal krizlere bir karşılık vermek için nasıl kullanıldığı tartışılacaktır.

This two-part seminar focuses on the senses and the materiality of memory.

It maintains that memory is not a property of the individual mind and psychic, nor is it a sheer pool of ideas, but it is spread out in the material surrounds and stored in substances and objects that are shared.

Objects invested with sensory memory can speak and recall. The question is can we dialogue with them? The first part of the seminar will discuss a reception theory of the material world and show that a discourse on memory cannot be separated from one on the senses and emotions, exchange, performance, food, labor, and production of aesthetic forms.

The second part of the seminar will explore the traumatized sensorium and the displacement of local memory in the era of globalization. It will discuss how memory is used to respond to social crises by focusing on alternative memories of cultures and social groups that have developed their own indigenous, self reflexive practices that effect a break and discontinuity in our own modern everyday life.

* Bu seminerimiz İngilizce ve online gerçekleşecektir.

ZEYNEP KÜÇÜK

Homescapes: Toplumsal Hafıza Tartışmalarında Ev Kavramının Yeri

Paul Connerton’a göre hafıza her şeyden önce istikrarlı bir mekanlar sistemine muhtaçtır. Hem bir yola çıkış hem de bir geri dönüş noktasına işaret eden “ev” kavramı ise, fiziksel mekanın ötesinde çeşitlenen anlamlarıyla hafıza tartışmalarının sıklıkla uğradığı bir izlektir. Bu derste de evi bu çoğulluğuyla düşünüp aile, memleket, nostalji, mabet, mezar gibi ilişkili konseptlerden yola çıkarak evin hafıza ile ilişkisi üzerine kısa bir tartışma yapacağız. Ev mefhumunu bireysel/mahrem/fiziksel alana sıkıştırmadan kolektif/kamusal/zamansal alanda yeniden değerlendirmeye çalışacağız. 

ZEYNEP DEMİRKOL

Zeynep Demirkol Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans öğrencisidir. Aynı zamanda Göçebe Düşünce Derneği’nin aktif bir üyesidir. Çeşitli kuruluşlarda gazetecilik yapmıştır. Bulunduğu disiplindeki eğilimleri siyasal antropoloji, duyusal ve duygusal etnografi ve feminist kuram çevresinde şekillenmektedir.

Bu oturumda modernitede “tatsızlaşma”, “kaybolma” ve “silinme” anlatılarını duyular bağlamında inceleyeceğiz. Rasyonalizasyon, iş bölümü ve bunlara bağlı olarak insan algısının “uzmanlaşması”nın maddi kültür ile bağlantısını C. Nadia Seremetakis’in düşüncesinden yola çıkarak duyu antropolojisi rehberliğinde tartışacağız. Duyu, algı ve hafızanın biçimsel ve içeriksel bağlantılarını, duyuların yitirilmesini, bunun maddi kültürdeki karşılığını ve siyasi anlamının ne olabileceğini konuşacağız. Maddi kültürde kaybolan ya da değişen duyumlanabilir şeyler kişilerin algılama ve bilme biçimlerine de müdahale ederken tatsızlaşanın ne olduğunu bulmak mümkün mü? Kültürde kaybolma anlatısının siyasal temelleri neler? Tüm bunlar ışığında standardizasyon çağında yerel duyuların hatırlanıp hatırlanamayacağını, hatırlanmasının ne anlama gelebileceğini Seremetakis ve bazı Türkiyeli antropologların duyu antropolojisi üzerine yaptığı araştırmalar ile birlikte inceleyeceğiz.

 


 

s