+90 536 963 94 31
Dil ve Zihin Felsefesi

Dil ve Zihin Felsefesi

Kamp Tanıtımı

Başvuru Formu

İçerik: Analitik felsefe geleneği içerisinde, dil ve zihin kuşkusuz en çok ilgi gören konular olmuştur. Bir yandan, dile ilişkin anlam ve doğruluk gibi kavramların muğlak kalması, sadece gündelik dili değil, felsefe yaptığımız dilin kendisini de felsefi bir sorunsal haline getirir ve bizatihi felsefenin nasıl bir dille yapılması gerektiği sorusunu ortaya çıkarır. Dolayısıyla bu süreç, sadece anlam ve doğruluk teorileri üretmez; yeni felsefi dil pratikleri de ürettir. Diğer yandan, dil felsefesinde yaşanan gelişmeler zihinsel kavramlarımızı nasıl anlamlandırdığımız sorusunu ortaya çıkarmış ve zihinsel dünyamızın nasıl ifade edilebilmesi gerektiğine dair farklı teoriler üretmiştir. Tüm bu etkenler, dil ve zihin konularını analitik felsefe için üzerine fikir yürütmesi en üretken ve geniş alanlar haline getirir.

Dil ve Zihin Felsefesi kampımızda, bu alanlardaki güncel gelişmeleri ve tartışmaları ele alarak yeni yaklaşımları tartışmaya çalışacağız. İndirgemeci zihin felsefesine gelen eleştirilerle birlikte, temel kavramları nasıl anlamlandırabileceğimiz sorusu üzerinde duracağız. Kullandığımız dilin ilkelerinden ve sınırlarından ne ölçüde haberdarız? Anlam nedir? Ya da bir şeyi doğru olarak adlandırmak ne anlama gelir? Dilin toplumsal ve bireysel kullanımının bu en temel kavramları nasıl şekillendirdiğini ele alacağımız bu kampta, Analitik felsefe için kurucu etkileri olmuş ancak düşünceleri ve eleştirilerini güncel felsefe tartışmaları içine konumlandırması güç olan Sellars, Austin ve Wittgenstein gibi figürleri de bir kez daha tartışmaya açmayı amaçlayacağız.

Kampımızda Enver Utku Batur, Erhan Demircioğlu, İlhan İnan, Müge Kuyumcuoğlu Tütüncüoğlu, Levent Kavas ve Serkan Sansar hocalarımız, dil felsefesi ve zihin felsefesi üzerine dersler verecek, bu konulardaki güncel meseleleri birlikte tartışmaya çalışacaklardır.

 

Başvuru Formu

Yer: Gümüşlük Akademisi

Tarih: 27 Ağustos - 2 Eylül 2024

Eğitmenler: Enver Utku Batur, Erhan Demircioğlu, İlhan İnan, Müge Kuyumcuoğlu Tütüncüoğlu, Levent Kavas ve Serkan Sansar

Detaylı bilgi için:

Ege Polat egepolat@gocebedusunce.org 05392579886

Nehir Evin - nehirevin7@gmail.com 0 539 708 5249

Enver Utku Batur - eubatur@gmail.com 0 543 781 37 55

*Bu programa kayıt olduğunuz takdirde aynı hafta gerçekleşecek Mit ve Tragedya kampının derslerine de katılabilirsiniz. Program hakkında detaylı bilgiye bu linkten ulaşabilirsiniz.

Ders İçerikleri:

Enver Utku Batur: Sellars ve Dolayımsız Olanın Reddi

En temelde ne yatar?  Felsefi kuramlar ve yaklaşımlar temellerini hep ya kendi dışında ya da daha fazla temellendirilemeyecek kökensel noktalarda aramışlardır. Birbirlerine saldıran felsefe teorileri, sıklıkla bu temellere saldırarak ya kökensel olmadıklarını ya da gerçekten var olmadıklarını göstermeye çalışmıştır. Felsefe, epistemoloji ve etik gibi birçok alanda, farklı akımların birbirlerinin temellerine saldırıp yeni temeller ürettiği bir sahneye dönüşmüştür.

İşte böyle bir sahne içerisinde Sellars, temelci felsefe anlayışından çıkarak verili olanı, dolayımsız olanı, kökensel olanı reddeden bir felsefe üretmeye çalışmıştır. Öyle ki, Sellars’a göre, “(G)erçekten de bu çerçeve o kadar yaygın olmuştur ki, filozoflar arasında bundan tamamen arınmış olan çok az kişi vardır;  Kant kesinlikle arınmış değildir ve hatta (...) "dolayımsızlığın" o büyük düşmanı Hegel bile değildir. Çoğu zaman “verili” adı altında saldırılan şey onun sadece belli çeşitleridir”. Öyleyse Sellars, dolayımsızlığın o büyük düşmanı Hegel’in bile ötesine geçmeye çalışarak bütün kökenlere, dolayımsızlara ve verili olanlara aynı anda saldırmaya çalışacaktır. Bu dersimizde bu karşı çıkışın nasıl işlediğini ve Sellars’ın verililik mitine yönelik saldırısının başka felsefi kuramlar için için ne anlama geldiğini incelemeye çalışacağız

Erhan Demircioğlu: Yanılsamacılık ve Panpsişizm

Bu derste yakın dönem zihin felsefesinde kendine yer bulmuş iki ‘aykırı’ görüşü inceleyeceğiz: yanılsamacılık ve panpsişizm. Yanılsamacılık, zihinsel deneyim sahibi olduğumuz fikrinin bir yanılsama olduğunu iddia eder. Panpsişizm ise zihinsel deneyimin evrenin temel bir bileşeni olduğunu ve maddenin en temel düzeyinde kendine yer bulduğunu savunur. Bu iki görüş lehine ve aleyhine öne sürülen argümanları değerlendirmek sadece bu görüşleri değil aynı zamanda bu görüşlerin yanıt olarak üretildiği zihin-beden problemini de daha iyi kavramamıza olanak sağlayacaktır.

İlhan İnan: Bilmediğini Bilmek

Derslerimizin odağında felsefede ve bilimde oldukça ihmal edilmiş olan şu sorular olacak: 

        Bir zihin bir şeyi bilmediğinin nasıl farkına varabilir? 

        Bilmediğini bilebilmek için dil gerekli mi?

        Bilmediğimiz bir şeyi dilsel/zihinsel olarak nasıl temsil edebiliyoruz?

        Bilmediğini bilmek ile merak etmek ve soru sormak arasında nasıl ilişkiler bulunur?

Tartışmalarımızın büyük bölümü zihin felsefesi ile dil felsefesinin kesiştiği bir alanda olacak.  

Müge Kuyumcuoğlu Tütüncüoğlu: Pragmatizm

Bu ders, bir felsefi düşünce akımı olarak pragmatizmi konu alır. Günümüzde pragmatizm, analitik ve kıta felsefi geleneklerine üçüncü alternatif olarak gösterilecek kadar önem kazanmıştır. Derste öğrencilerin ana akım felsefe geleneklerine karşı gelişen pragmatik tepkinin özüyle karşılaşması amaçlanmaktadır. Kampın teması bağlamında özellikle pragmatism ve çıkarımcılık (inferentialism) arasındaki ve pragmatism ve bütüncülük (holism) arasındaki bağlantı nedir sorularının üzerinde durulacaktır.  Dersin anlatımında: doğruluk, anlam, alışkanlık, eylem, alışveriş, etkileşim, örtük/açık ayrımı gibi kavramlar kullanılacaktır.

Levent Kavas:

“Well, God has arrived. I met him on the 5:15 train. He has a plan to stay in Cambridge permanently.”

Wittgenstein’ın 18 Ocak 1929 günü Cambridge’e dönüşüyle düşüncesinin dönüşü arasındaki ilişkiye bakalım: Neye döndü, neden neye dönüştü, geri mi döndü, dediğinden mi yolundan mı döndü, …, dönmese miydi?

Serkan Sansar: Ne Söyleyerek Ne Yaparız?

Bu dersin amacı, John L. Austin’in söz edimleri kuramını kavramlara dair sistemli bir sınıflandırma ile incelemektir. Austin bir şey söylemenin bir şey yapmak olduğunu iddia ediyordu. Yaşadığı sırada henüz tamamlanmamış olan bu kuram, Austin’in ölümünden sonra ayrıntılı ders notlarının bir araya getirilmesiyle ortaya konulmuştur. Bu haliyle söz edimleri kuramı, zikrettiği bir dizi kavram ve serbest salınımlarıyla bize incelikli adımlar gerektiren bir harita sunar.

Tamamlanmamışlığına rağmen Austin’in bu düşüncesi sınıflandırılabilir ve sistemli hale getirilebilir görünmektedir. Ancak söz edimlerini ele alan birçok metindeki sınıflandırmalar birbirleriyle uyumsuzdur. Yani Austin’in söz edimleri düşüncesi, bir sisteme sahip görünse de aynı sistemle ortaya konulmamıştır. Austin’in söz edimleri düşüncesini doğru bir sistemle ele almanın önemi, onu bir yöntem olarak kullanmanın açıklığında yatmaktadır. Söz edimleri kuramı bir yöntem olarak ele alındığında gündelik hayatımıza sinmiş, bizi biçimlendiren edimlerimizin ilkelerini sunmakta ve sıradanlığı çözümlememizi sağlamaktadır. Bu doğrultuda Austin’in söz edimleri kuramını kavramlara dair sistemli bir sınıflandırma ile inceleme işi, kuramın ortaya çıkmasını sağlayan hareket noktalarını ve Derrida, Searle, Grice gibi düşünürlerin eleştirilerini ele alarak yapılacaktır.

 

s